Allah güvendirsin demisti bir teyze dügünümde. O zamanlar pek anlamsiz gelen bu sözün aslinda ne kiymetli oldugunu sonralari anladim. Gördügüm bircok danisanda her seyin özü dönüyor dolasiyor güvene dayaniyordu. Esine güven, babaya güven, is arkadasina güven, kendine güven...
Hayat güven duygusu etrafinda hic de güvenli olmayan sularda, bir türlü tam olarak güvenemedigimiz, cig süt emmis olan ve her an her seyi yapabilme ihtimalini icinde barindiran insanlar icinde geciyordu ve bircogumuz bununla nasil basa cikacagimizi bilmiyorduk. Güvendigimiz seylerin bir kismi ölümlü, bazisi muallak, geri kalani belirsizdi cünkü.
Icimizde bir seylere, bizle beraber yasayan ve biz var oldukca duracak, insana ya da nesneye bagli olmayan bir seyler olmaliydi güvendigimiz seyler. Zamana ve mekana göre hal degistirmeyen, cikarlarina ve heveslerine yenilmeyen, saf ve bizden bir seyler
olmaliydi ki saglam olsun, dirensin, var olsun... Cünkü güven sevgiden daha kaliciydi Ve sevgi ancak güvenin üzerine kuruldukca var olabilirdi...