Melankoli simdiye kadar bir kadin hastaligi olarak düsünülmüs ve histeriyle yan yana anilmis. Ama artik yapilan akademik arastirmalardan ya da melankoliye kafa yoran sanat eserlerinden biliyoruz ki her kadin ataerkil toplumda yasadigi travmalarla hüzünlü, melankolik olmaya adaydir. Iste bu yüzden artik kadinlar hüzünlerine sahip cikiyor.
Melankolik kadinin acisi icsel olmaktan cok dissaldir. Toplumda karsilastiklari, kadini kendi kendine mirildanan, kirilgan bir insan haline getirir. Hüzünlü kadin aci ceker. O kadar aci ceker ki daha fazlasinin olmayacagini hissettigi an kaybedecek bir seyi kalmamistir. Iste o San, gelecegini eline almaya karar verdigi an hüzünlü kadin gider, yerine sessizce infilak eden bir bomba gelir. Ice ya da disa dogru patlayan bir bomba. Ayse Akaltunun öyküleri tam da bu degisimi yasayan kadinlari anlatiyor. Acinin doyma noktasindaki kadinlarin ice ya da disa dogru infilak edisini okuyacaksiniz onun öykülerinde. Miril miril konusurken beklemediginiz bir an beklemediginiz sekillerde kaderini kendi cizmeye karar veren hüzünlü kadin kahramanlarla karsilasacaksiniz.
Ayse Akaltun SHÜZÜNLÜ KADINLARI SEVINIZ derken topluma inceden inceye söyle söylüyor sanki SHüzünlü kadinlari seviniz, yoksa olacaklardan onlar sorumlu tutulmayacaktir