Cogu kez Osmanlica tabiriyle tanimladigimiz Osmanli Dönemi Türkcesinin harfleri ve yazi sistemi Arap harfleri ve yazi sistemidir. Kullanilan alfabenin Arapca olmasina ragmen, önce Farslar ve daha sonra da Türkler tarafindan kendi dil özelliklerine göre de yazim kurallari da gelistirmisler ve bazi yeni harfler eklemislerdir. Anadoluda ve özellikle de Osmanlilar zamaninda Türkcenin yazi dili olarak gelismesiyle birlikte, Arapcadan ve Farscadan farkli, özgün bir yazim sisteminin gelistigini görüyoruz.
Osmanli Devletinin alti yüz yili askin süren hakimiyeti boyunca genis bir cografyada büyük bir kültürel birikime imza attigini bilmekteyiz. Basta tarih, cografya edebiyat, din ve sosyoloji olmak üzere; felsefe, astronomi, tip, kimya gibi bütün bilim dallarinda calisan bilge kisilerin yapmis oldugu yüz binlerce Osmanlica yazili esere rastlamaktayiz.
Gecmiste sahip oldugumuz kültürel degerleri bilmek ve anlamak acisindan Osmanlica okuyup anlayabilmenin önemi gün gectikce daha belirgin bir sekilde kendini hissettirmektedir. Baslangic itibariyle sadece tarihcilerin ve edebiyatcilarin bilmesi gerektigi düsünülen Osmanlica metinler artik bütün bilim dallarinda arastirma yapanlarin ve yapmak arzusunda olanlarin ilgisini cekmeye baslamistir. Cünkü Osmanlica yazili olan ve günümüze kadar gelebilen milyonlarca bilinmeyen belge ve sayisi hic de azimsanmayacak kadar el yazmasi eser okunmayi beklemektedir. Bütün bu bilgi ve degerlerin topluma kazandirilmasi ancak Osmanlica okuyup anlayabilen sayisinin artmasi ile gerceklestirilebilir.