Kendi kendine konusana deli derlermis. Olsun... Baskalariyla konusup anlasilamamak ya da yanlis anlasilmak yerine, kendimle konusmayi yeglerim ben. Baskasinin benim icin ne düsündügünü düsünürken delirmekten iyidir; kendi kendime konusurken delirmek. Madem delirecegim, saniyla deliririm
Nilgün Bodur
Insanin kendiyle olan mücadelesinden hangi taraf galip cikar ki
Her ikisi de ayni gücteler sonucta...
Belki de dalasmak degil, kendinle uzlasmaktir mesele.
Amac yenmek de degil, yenilgiyi kabullenmek de...
Güzel olan insanin kendi yüzüne insanca bakabilmesi...
Kac kisinin cesareti var filtresiz aynalara bakip kalbinin tavan arasini temizlemeye
Benim yok
Tozlu haliyle kabulümdür.
Kitabi yazanin aynasi filtresiz...
Peki, o tavan arasindan neler cikti dersiniz
Bir dolu delilik...
Üstelik zekaya hizmet eden, yaratici, hircin ama sevimli bir delilik...
Anladim ki delilik bile akli olanin akillica kullanabilecegi bir lütuf.
Demek bu yüzden akil bile bazen sakil kalabiliyor hayat karsisinda.
Nilgün Bodur bu kez alisilmadik bir yoldan yürüyor kendine. Üstelik bunu insanlik adina yapiyor. Düpedüz kendiyle dalasiyor. Hem de en acimasiz haliyle, bütün ölümcül silahlariyla gidiyor kendinin üzerine. Kimse ona bundan daha zalimce yaklasamamisti simdiye kadar.
Hangi taraf galip geliyor söylemeyecegim.
Bunun hicbir önemi yok cünkü...
Beni bu kitapla ilgili hala asil düsündüren sey, insanin kendine karsi hem hakli hem de haksiz cikmasi...
Iste tam da bu noktada kim olduguyla yüzlesiyor insan. Anliyor ki bütün savaslari zafersiz. Kimse galip gelemiyor kendine. Ama uzlasmayi secerse muhakkak bir sansi oluyor hayatta...
Yani bu kitap mücadele etmeyi göze alanlar icin degil, icsesini duymaya cesaret gösterenler ve kendine dogru yolculuga cikmaya hazir olanlar icin yazilmis...
Özlem Esmergül
Yazar, Editör
Jemanden, der mit sich selbst redet, hält man für Verrückt... Na und,... ich rede lieber mit mir selbst als mit anderen und werde missverstanden.