Niyaz-i Misr kendinden öncekilerin yürüdügü yolda kendi mesrebince yürüyen bir dervis; Yunus ile cagdas olmasa da onunla hemhal olan bir sahsiyet. Hakikate ermek icin ciktigi yol onu irfan mektebine talebe yapmis; zahirde aradigini batinda bulmus ve batin ilminin alimi olmustu. Mürsitlik ettigi yol Enel Hak yoludur, isaret ettigi sir Levlake sirridir ve der ki Gönül Allahin evidir. Dört kapi kirk makamdaki seyri sülkunda amaci kesretten kurtulup vahdete ermek olan Niyaz, marifetullahi, vahdeti, ilah aski, tasavvuf yolunun adap ve erkanini külfetsiz bir Türkce ile söylemistir. Niyaz-i Misr bu topraklarda yeseren irfani bilgiyi dönemine has olmakla birlikte, bugün de anlasilabilecek bir Türkce ile nazma dökmüs, Orta Asyada Ahmed-i Yesev ile baslayan ve Anadoluda pek cok önemli sahis ile müstesna bir mevki kazanan Türk tasavvuf edebiyatinda unutulmaz bir isim olarak yerini almistir.