Ask deyince kalem elden düsüyor dizesine nazire olarak Siir deyince kalem aski ariyor demek sanirim yanlis olmaz. Cünkü ask nasil ki muhatabini nefessiz birakiyorsa siire saire de hayat ve ilham veren en coskun duygudur. Ask olmadan siir yazilamaz demek iddiali olabilir ancak her sair bu duyguyu mutlaka siirle paylasmis; bu yolda az da olsa karalamalar yapmistir. Cünkü ask, sairi dönüstürdügü gibi siire de renk ve nefes olmus, asirlardan beri onu besleyerek estetik bir sanat yaratmistir. Bu coskun duygunun tarih boyunca en kiymetli muhatabi da kuskusuz kadindir. Bu, kadinlarin ask siiri yazamayacagi anlaminda degil siire en cok yakisan; özlenen, aranilan, hissedilen, beklenen, arzulanan, en güzel ve en estetik öznenin kadin olusuyla alakalidir. Bu nedenle dünya edebiyatinda kadini muhatap alan sayisiz siirden bahsedilebilir. Türk edebiyatinda da bu tablo degismez. Hatta Mihriban, Mona Roza, Ayten, Ben Sana Mecburum, Sasirdim Kaldim Iste gibi pek cok siir, bazen sairlerin de önüne gecmis; bircok kisinin hafizasina da kazinmistir. Ancak burada dikkat ceken bir husus vardir ki o da sairlerin somut anlamda yasadiklari aski siirlerinde canlandirmalaridir. Kimi zaman karsilikli kimi zaman platonik mecrada kalan ask öyküleri, Türk siirine de essiz kadin kahramanlar hediye etmistir. Iste bu kitap da Türk siirinde somut anlamda yasanmis asklari ve bu aska muhatap olan kadinlari konu alan orijinal bir eserdir. Alaninda uzman 43 akademisyen tarafindan hazirlanan Siirimizin Kadin Kahramanlari adli calisma, yasanmis ask öykülerini bir araya getirdigi gibi Türk sairlerinin kadina bakisini göstermesi acisindan da dikkate deger.