Siir söz konusu oldugunda hemen herkesin siirle, hususen kadm siirimizle ilgili söyleyecegi bir sey mutlaka vardir. Merhum Yahya Kemal Beyatlinin simdi bir vecize gibi bilir bilmez herkesin diline doladigi meshur sözü tekrara gerek yok. Bize lazim olan, o sözü söyleyenin idrak ettigi devir ve fikr seviyenin, bugünün idrakiyle karsilastirildiginda durumun ne oldugudur. Burada bu farki tartismak niyetinde degilim. Mesele tarih ve ictima bircok unsuru ihtiva ettiginden zaten burada münakasanin lüzumu da imkani da yok. Ancak asil mesele adina divan dedigimiz siirin sadece bir siir olmadigi, neset ettigi zaman dilimi ile birlikte bugünün de insan idrakinin üstünde bir medeniyet mevzuunu ihata ettigi hususudur. Siir de bunlarin arasinda herhangi bir unsurdur. Yani mesele bir medeniyet ve aidiyet idraki meselesidir.
Siir genellikle hakikatin arkasinda dolanir. Bu sebeple her siir bin okuyucunun karsisinda bile bin manayi ifade edebilir. Zaten idrak ve irfan ile tahassüs eden herkesin üzerinde mutabik kaldigi siir, bir bilgi metni olmaktan öteye gecemez.
Calisma gecmisi takriben 50 yila dayanan bu secmeler mecmuasi yaklasik on bin sayfa yazma, basma ve Latin harfleriyle hazirlanmis divanlarin taranmasiyla elde edilmistir. Mecmuada 88 sair siirleriyle yer almaktadir. Sairlerle ilgili bilgiler kisa tutulmustur. Siir örnekleri secilirken genellikle gazeller tercih edilmistir. Yararlanilan kaynaklar gösterilmistir. Kitabin sonuna siirlerde gecen ve izahi gereken bilgileri ihtiva eden Istilahlar ve Aciklamalari isimli bir bölüm eklenmistir.