Bosnanin hüzünlü bir güzelligi var. Gezerken bir taraftan cennet böyle midir, diye
düsünüp bunca güzellige hayranlik duyarken yüreginiz heyecanla atiyor, yerinizde
duramiyorsunuz, bir taraftan da yasanmis onca insanlik disi aciyi bu topraklar nasil
tasimislar, nasil dayanmislar bu büyük soykirima, diye durup durup aglamak geliyor
icinizden. Bir hüzün iklimi sarmis dagi tasi, evi, ovayi, yaylayi, kuleyi, camiyi,
medreseyi Bunu yüreginizi yasladiginiz, gecmisten günümüze kadar bir masal
büyüsü icinde daglarin yamacinda, yalcin kayaliklara sirtini vermis, gözyasi irmagi gibi
önünden akip giden nehre tüm derdini tasasini anlatmaya calisan Blagay Tekkesinin
bir kösesine oturdugunuzda daha iyi anliyorsunuz. Biz de öyle yaptik. Sirtimizi ve
dahi yüregimizi yaslayarak, cennetten bir köse gibi daglarin dibine kurulmus, bu
nazenin, kutlu yapinin icinde adeta kendimizi essiz bir rüyada gibi hissettik
Gezdigi sehirlerle kurdugu bagi toplumsal ve ruhan yönleriyle ele alan yazar,
okurlarini da kendi yolculuguna yoldas etmekte. Okur, yazarin akici ve derinlikli
üslubuyla hem bu sehirlerin tarihi, cografyasi ve sosyal yapisi hakkinda bilgiler
edinecek hem de bu deneyimin bir gezginin ruhunda yarattigi yansimalarini görecek.
Kadim Sehirler, sehirleri sadece turistik birer durak olarak görmeyen, mekanla
manevi ve maddi bagini gözetmek isteyen okurlar icin bir rehber ve dolayli bir
sahitlik imkani sunarken, Avrupa ve Ortadogunun cesitli sehirlerini Müslüman
duyarliligi ile gezen, gören, deneyimleyen bir yazarin kalemine yansiyanlari
sunmaktadir.