Müslümanlarin Altin Cagi diye isimlendirilen dönemde dünyaya gelen Ibn Sina, Altin Cagin özelliklerine tam uyum sagladi ve citayi daha da yüksege cikardi. Dahi diyebilecegimiz özelliklere olan Ibn Sinanin hayatinda diger insanlar gibi inisler ve cikislar da oldu. Zirveden hapse, sürgünden vezirlige giden ömrüne neredeyse her duyguyu sikistirdi. Devletinin yikilisini, devlet baskanlarinin ölümünü, zaferlerini, yenilgilerini görmüs bir cag tanigiydi Ibn Sina. Alkisi duydu, ihaneti gördü. Deha seviyesindeki zekasi, basarisi, azmi, üretkenligi bircok kisinin onu kiskanmasina yol acti. Ve iftiralara maruz kaldi, zindanlara düstü. Zindan da dahi üretmeye devam etti. Suikastlere maruz kaldi. Tip alanindaki calismalari Avrupaya isik oldu, eserleri yüzyillarca üniversitelerde okutuldu. 22 yasinda vezirlik bugünkü deyimle Bakanlik yapan, yasadigi döneme ve kendisinden sonraki dönemlere damgasini vurdu. Cok yönlü bir bilim insani, bir filozof, bir doktor, bir devlet adami, bir müzik adami, bir sair Ibn Sina Okudu, düsündü, yazdi. Isik dogudan yükseldi ve caglari aydinlatti.