Utanc ve umut kavramlari, aslinda hepimizin tanidigi, ancak üzerine bir yorum yapmamiz veya tanimlamamiz istendiginde birkac örneklendirmeden baska bir cevap veremeyecegimiz kavramlar. Bu kavramlar üzerine o kadar cok konusulmus ki, ancak neredeyse hicbir sey yazilmamis Yazar bu kitapta tam da bu nokta üzerinden kavramlarin kökenlerini, tarih boyunca ele alinisini, bunlar hakkinda yapilan tartismalari ayrintili bir sekilde kaleme aliyor. Utancin umut ile iliskisini derinlemesine sorguluyor, hatta bu iki duygunun birbiriyle iliskili olabilecegini savunuyor.
Ne utanc tamamen kötü ve tamamen kurtulmamiz gereken bir duyguydu ne de umut tamamen olumlu, hayatimizin odaginda yer almasi gereken, amacimiz olabilecek bir duyguydu. Her ikisinin de dereceleri vardi ve her ikisinin de islevsel olup, islev bozabilecegi senaryolari düsünmek mümkündü.
Biz insanlar, ancak utanc ve umut duygularini icimizde belirli bir dengede tutabilirsek psikolojimizi saglikli olarak nitelendirilebiliriz. Pek cok sosyal iliskiyi düzenliyor bu duygular, hatta kendimizle iliskimize dahi yön veriyor. Utancin asirisi veya umudun eksikligi ile ilgili yasayabilecegimiz sorunlar, hayata uyum saglamamiz üzerinde de oldukca etkili. Yazar, tüm bunlar icin okurlarina etkinlik alanlari sunuyor, okurun kendi kendini sorgulamasina, cevaplar bulmasina ve uygulamali olarak ögrenebilmesine olanak taniyor.